Blog

CLASSIC LIST

obsesif-kompulsif-bozukluk-1200x800.jpg

OKB Nedir?

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), tekrarlayan ve istenmeyen düşünceler ve bu düşünceleri kontrol etmek veya yarattığı kaygıyı azaltmak için yapılan tekrarlayan davranışlar ile karakterize bir psikiyatrik bozukluktur.

OKB sıklığı nedir ve hangi yaşlarda görülür?

OKB, tüm dünya genelinde yaklaşık %2-3 oranında görülen bir bozukluktur. Erkeklerde ve kadınlarda eşit oranda görülür ve genellikle ergenlik veya erken yetişkinlik döneminde başlar. Ancak, nadir durumlarda, OKB semptomları çocukluk çağından itibaren görülebilir. En küçük tanı yaşının ne olduğu konusunda net bir yanıt vermek zor olsa da, 6-7 yaşlarında OKB semptomları olan vakalar kaydedilmiştir. Çocuklarda OKB semptomları yetişkinlerdeki semptomlara benzer olabilir, ancak obsesif düşünceler ve kompulsif davranışlar genellikle çocukların gelişim düzeyine uygun olacaktır. Erken yaşta OKB semptomları olan çocuklar, psikiyatrik değerlendirme ve tedavi için bir uzmana başvurulması önerilir.

OKB’nin nedenleri nelerdir?

OKB’nin kesin nedeni bilinmemekle birlikte, beyindeki kimyasal dengesizlikler, stres, çevresel faktörler ve genetik yatkınlık gibi faktörlerin rol oynayabileceği düşünülmektedir.

Psikoanalitik teoriye göre, OKB’nin temel nedeni, kişinin çocukluk dönemlerinde yaşadığı travmalar veya çatışmalar olabilir. Özellikle, kişinin aile ortamında aşırı denetim, baskı veya eleştiriye maruz kalmış olması, kişinin ileriki yaşamında OKB semptomları geliştirmesine yol açabilir. Bunun yanı sıra, kişinin hayatında yaşadığı önemli bir kayıp veya stresli bir olay, OKB semptomlarının ortaya çıkmasına neden olabilir.

OKB’nin tedavisi var mıdır?

OKB tedavisinde bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve ilaç tedavisi kullanılabilir. BDT, hastaların obsesyonlarını ve kompulsiyonlarını kontrol etmek için kullanabilecekleri stratejiler öğretir ve bu şekilde hastaların günlük hayatlarına devam etmelerine yardımcı olur. İlaç tedavisi, beyindeki serotonin seviyesini artırmayı amaçlayan seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’ler) gibi antidepresanlarla gerçekleştirilir. OKB tedavisinde çoğu zaman BDT ve ilaç tedavisi birlikte kullanılır.

OKB, tedavi edilebilen bir bozukluktur. Erken teşhis ve uygun tedavi, semptomların hafifletilmesine ve hastaların günlük hayatlarını etkileyen obsesyonlar ve kompulsiyonlarla daha iyi başa çıkmalarına yardımcı olabilir.

Umarım yararlı olmuştur. Sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Sevgiyle kalın…

 


otizmin-10-erken-belirtisi-1200x800.jpg

Otizm, çocukların sosyal ve iletişim becerilerini etkileyen bir gelişimsel bozukluktur. Otizmli çocuklar, başkalarıyla etkileşim kurmakta ve duygularını ifade etmekte zorlanabilirler. Otizmin kesin nedeni bilinmemektedir, ancak genetik ve çevresel faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Otizm belirtileri çocuklarda farklı şekillerde ortaya çıkabilir, ancak bazı ortak işaretler vardır.

Her ebeveynin bilmesi gereken çocuklarda otizmin 10 erken belirtisi:

  1. -Göz teması kurmamak veya az kurmak
  2.  İsimleriyle çağrıldıklarında tepki vermemek
  3.  Konuşma gecikmesi veya konuşmayı tamamen kaybetmek
  4.  Başkalarının hareketlerini taklit etmemek veya işaretleri anlamamak (bay bay yapmamak, cee e oynamamak)
  5. -Yalnız oynamayı tercih etmek veya akranlarıyla ilgilenmemek
  6. Tekrarlayan veya sınırlı davranışlar sergilemek (örneğin, el sallamak, dönmek, aynı oyuncakla oynamak)
  7. Rutinlere veya alışkanlıklara aşırı bağlı olmak ve değişikliklere karşı direnç göstermek
  8. Aşırı duyarlı veya duyarsız olmak (örneğin, seslere, dokunmaya, ışığa, kokuya karşı)
  9. İlgi alanları çok dar veya yoğun olmak (örneğin, belirli bir konu hakkında çok fazla bilgi sahibi olmak)
  10. Uyku veya beslenme sorunları yaşamak

Bu belirtilerden herhangi biri veya birkaçı çocuğunuzda varsa, vakit kaybetmeden bir uzmana başvurunuz. Otizm erken tanı ve doğru tedavi ile kısmen veya tamamen düzelebilir.


otizmbelirtilerivar-1200x1598.jpg

Neler yapmalıyım?

Çocuğunuzda otizm belirtileri varsa neler yapmanız gerektiğini merak ediyor olabilirsiniz. Otizm, sosyal ve iletişim becerilerini etkileyen gelişimsel bir bozukluktur. Otizmli çocuklar her biri farklı özellikler gösterir. Bu yüzden otizmin tek bir tedavisi yoktur. Ancak erken tanı ve uygun eğitim programları ile otizmli çocukların yaşam kalitesi artırılabilir. İşte çocuğunuzda otizm belirtileri varsa yapmanız gerekenler:

– Çocuğunuzun otizm belirtileri gösterip göstermediğini anlamak için bir uzmana başvurun.
– Çocuğunuzun otizm tanısı aldıktan sonra uygun bir eğitim programına kaydolun. Eğitim programının amacı çocuğunuzun sosyal, iletişim, bilişsel ve davranışsal becerilerini geliştirmektir. Eğitim programına erken başlamak ve düzenli olarak devam etmek önemlidir.
– Çocuğunuzun otizmli olduğunu kabullenin ve ona destek olun. Otizmli bir çocuğa sahip olmak zorlayıcı olabilir. Ancak çocuğunuzu olduğu gibi sevmek ve ona güven vermek çok önemlidir.
– Çocuğunuzun sağlığına dikkat edin. Otizmli çocuklar bazı sağlık sorunlarına daha yatkın olabilir. Örneğin; alerji, astım, epilepsi, uyku bozuklukları, sindirim problemleri gibi. Bu sorunlar çocuğunuzun davranışlarını ve öğrenmesini etkileyebilir.
Kendinize de zaman ayırın ve destek alın. Otizmli bir çocuk yetiştirmek stresli ve yorucu olabilir. Bu nedenle kendinize de zaman ayırmanız ve dinlenmeniz gerekmektedir. Ailenizden, arkadaşlarınızdan veya profesyonellerden destek isteyin.

Neler yapmamalıyım?

– Çocuğunuzu suçlamayın veya eleştirmeyin. Otizm bir tercih değil, bir durumdur.
– Çocuğunuzu değiştirmeye çalışmayın. Onu olduğu gibi kabul edin ve destekleyin.
– Çocuğunuzun duygularını görmezden gelmeyin. Ona empati kurun ve anlamaya çalışın.
– Otizmli çocuğunuza karşı beklentilerinizi gerçek dışı olmamalı ve ona baskı yapmamalısınız.
– Çocuğunuzu yalnız bırakmayın. Ona sosyal beceriler kazandırmak için fırsatlar sunun.
– Çocuğunuzu aşırı korumayın. Ona özgüven ve bağımsızlık kazandırmak için sorumluluklar verin.


ayrilik-kaygisi-1200x672.jpg

Ayrılık anksiyetesi de denilen normal ayrılık kaygısından farklıdır ve genellikle çocukluk döneminde görülür. Bu durum, bir kişinin sevdiklerinden veya alıştığı ortamlardan ayrılma korkusunun yoğun endişe yarattığı bir durumdur.

Normal ayrılık kaygısı nedir?

Normal ayrılık kaygısı bebeklerde 8-12 ay arasında başlayabilir ve 2-3 yaşlarına kadar devam edebilir. Bu, çocukların yabancı kişilere karşı  huzursuz veya endişeli hissetmeleriyle belirtilir. Bebek bu dönemde genellikle anneye yapışır. Tuvalette bile anneyi rahat bırakmaz.🤦‍♀️😊

Ayrılık kaygısı bozukluğunun farkı nedir?

Ayrılık kaygısı bozukluğu, normal ayrılık kaygısından farklıdır, çünkü çocukların ayrılık durumunda yaşadıkları endişe ve korku daha şiddetlidir ve hayatlarının diğer alanlarını etkiler. Örneğin, çocukların okula gitmeye veya arkadaşlarıyla oynamaya başlaması gibi normal gelişimsel ayrılıklar da dahil olmak üzere birçok ayrılık durumunda yoğun korku ve endişe yaşayabilirler. Çocuklar okula gitmeye karşı direnç gösterirler. Evden ayrılmak istemezler.

Ayrılık kaygısı bozukluğunun tedavisi nedir?

Ayrılık kaygısı bozukluğu tedavisi, genellikle psikoterapi (konuşma terapisi) ve bazen ilaç tedavisi ile yapılır.  Tedavi, çocuğun kaygısını azaltmak ve çocukla ayrılık deneyimlerini daha az stresli hale getirmek için tasarlanmıştır. Ayrıca, ebeveynlerin çocuklarına destek olmaları ve çocuklarının duygularını anlamaları da önemlidir.

Bu durum kendiliğinden azalarak sönebilir fakat zaman geçmesine rağmen azalma olmuyorsa ya da belirtiler daha da şiddetleniyorsa hemen bir uzmana başvurmakta fayda var.

Ancak okul reddi gelişirse bu durum çocuk psikiyatri acili olarak değerlendirilir ve hızlı bir şekilde tedaviye başlanması gerekir.

 


otizm-1200x901.jpg

Bu soru, birçok ailenin yaşadığı bir korku ve endişenin ifadesidir. Otizm, doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk üç yılında fark edilen karmaşık bir gelişimsel farklılıktır. Otizmli çocuklar, sosyal iletişim, dil ve davranış alanlarında zorluklar yaşarlar. Otizmin nedeni tam olarak bilinmemektedir, ancak genetik ve çevresel faktörlerin etkisi olduğu düşünülmektedir.

Otizm tanısı alan çocukların aileleri özellikle cezalandırılmak için seçilmiş değillerdir. Hayatın bilinmezlerinden biri olarak görmek ve bundan sonra yapılacaklara odaklanmak yapılacak en doğru şeydir. Otizmin nedenlerini illaki öğrenmek istiyorsak bu alanda yapılan güvenilir bilimsel araştırmalara destek olmalısınız.

Otizm tanısı konulan çocukların yaklaşık yarısında zeka geriliği de tespit ediliyor. Otizmli çocukların özel bir eğitime ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaca dikkat çekmek ve otizm hastalarının hayatını kolaylaştırmak için 2 Nisan tarihi Dünya Otizm Farkındalık Günü ilan edilmiştir.

Otizm kısa mesafe koşu değil bir maratondur. Bu nedenle bütün enerjinizi başlangıçta tüketmeyin. Çevrenizden yardım almaktan çekinmeyin.

Otizmin tedavisinde özel bir ilaç ya da aşı bulunmamaktadır. En etkili tedavi yöntemi ise otizme yönelik özel eğitimdir. Erken tanı ve doğru bir eğitim yöntemi ile yoğun olarak eğitim alan çocukların yaklaşık yüzde ellisinde otizmin belirtileri kontrol altına alınabilmekte, gelişim sağlanabilmekte, büyük ilerleme kaydedilmekte ve hatta bazı otizmli çocukların ergenlik yaşına geldiklerinde diğer arkadaşlarından farkı kalmayabilmektedir.

Otizmli çocuklar için en önemli destek kaynağı aileleridir. Aileler, çocuklarının güçlü ve zayıf yönlerini tanımalı, onlara sevgi ve sabır göstermeli, onları kabullenmeli ve onlara uygun ortamlar sağlamalıdır. Aileler aynı zamanda kendilerine de zaman ayırmalı, stresle başa çıkma yollarını öğrenmeli, diğer ailelerle iletişim kurmalı ve profesyonel yardım almaktan çekinmemelidir.

Umutlu olmak, mücadele etmek ve doğru adımları atmak mümkündür. Otizmli çocuklar da mutlu olabilir, başarılı olabilir, hayata katılabilir ve kendilerine özgü birer birey olarak var olabilirler.


dehb-ilaclari-1200x800.jpg

Metilfenidat

Ritalin, Concerta, Medikinet gibi ticari isimler altında satılmaktadır. Merkezi sinir sistemi uyarıcısıdır ve dopamin ve noradrenalin seviyelerini arttırarak DEHB belirtilerini azaltır.

En sık görülen yan etkileri şunlardır:

İştah kaybı, Uykusuzluk, Baş ağrısı, Mide bulantısı, Kusma, Karın ağrısı, Sinirlilik, Anksiyete, Kalp atışında artış (nabızda yükselme/çarpıntı hissi), Kan basıncında (tansiyonda) yükselme, Terleme, Huzursuzluk

Yüksek dozlarda: halüsinasyonlar, davranış değişiklikleri ve psikoz gibi ciddi yan etkiler

Atomoksetin

Strattera, Attex, Atomineks ve Setinox adı altında satılmaktadır. Bu ilaç bir seçici noradrenalin geri alım inhibitörüdür ve DEHB belirtilerini azaltır.

Kusma, Karın ağrısı, İştah kaybı, Uykusuzluk, Yorgunluk, Baş ağrısı, Baş dönmesi, Sinirlilik, Anksiyete

Terleme, Kalp atışında artış (nadir durumlarda), İdrar yapmada güçlük (nadir durumlarda)

Bu yan etkilerin birçoğu hafif veya orta şiddetli olabilir ve genellikle birkaç hafta içinde kendiliğinden geçer. Ancak, bazı yan etkiler daha ciddi olabilir ve tıbbi müdahale gerektirebilir.

Özellikle, atomoksetin kullanımı sırasında nadir de olsa karaciğer hasarı gibi ciddi yan etkiler de görülebilir. Bu nedenle, atomoksetin kullanımı sırasında düzenli olarak kan testleri yapılması önerilir.

Atomoksetin ayrıca, diğer DEHB ilaçlarından farklı olarak, özellikle antidepresanlar ve MAO inhibitörleri gibi diğer ilaçlarla etkileşime girebilir. Bu nedenle, atomoksetin kullanmadan önce doktorunuzla tüm ilaçlarınızı ve sağlık durumunuzu konuşmanız önemlidir.

Guanfasin

DEHB tedavisinde kullanılan bir ilaçtır ve ticari ismi Arislow’dur. Bu ilaç, bir alfa-2 agonisti olarak işlev görür. Bu, ilacın beyindeki alfa-2 adrenerjik reseptörlere bağlanarak noradrenalin aktivitesini azaltarak etki gösterir. DEHB semptomlarının bir kısmı, yüksek düzeyde noradrenalin aktivitesiyle ilişkilidir. Guanfasin, noradrenalin seviyelerini düşürerek ve beyindeki aktivite düzeylerini değiştirerek DEHB semptomlarını azaltır. Bu, özellikle hiperaktivite ve dürtüsellik semptomları için faydalıdır.

En sık görülen yan etkiler;

Baş dönmesi, Baş ağrısı,Yorgunluk veya halsizlik hissi, İshal veya kabızlık, Mide bulantısı veya kusma

Burun tıkanıklığı veya burun akıntısı, Kuruluk veya sulanma ile gözlerde rahatsızlık hissi,

Daha ciddi yan etkiler nadir olsa da şunları içerebilir:

Şiddetli alerjik reaksiyonlar (kaşıntı, kurdeşen, nefes darlığı, yutma güçlüğü)

Göğüs ağrısı, Kalp atışında yavaşlama veya düzensizlik, Depresyon veya anksiyete

Hafıza sorunları veya konsantrasyon zorluğu, İdrar yapmakta zorluk veya idrar renginde değişiklik

Lisdexamfetamine

Vyvanse adı altında satılmaktadır. Türkiye’de bulunmamaktadır. Merkezi sinir sistemi uyarıcısıdır ve dopamin seviyelerini arttırarak DEHB semptomlarını azaltır.

Bu ilaçlar, beyinde dopamin ve noradrenalin seviyelerini arttırarak DEHB semptomlarını azaltır. İlaçlar genellikle birkaç saat içinde etki gösterir ve semptomların kontrol altına alınmasına yardımcı olur. Ancak ilaçların herkes için aynı etkiyi göstermeyebileceği unutulmamalıdır.

Tüm ilaçlarda olduğu gibi doktor tavsiyesi dışında ASLA kullanılmamalıdır.


sosyal-fobi-1200x1800.jpg

Toplum önünde konuşma yapmak, yemek yemek, başkalarıyla etkileşim kurmak gibi sosyal durumlarda aşırı endişe, korku ve utanma duygularıyla görülen bir anksiyete bozukluğudur. Bu durum, sosyal kaygı bozukluğu olarak da adlandırılır.

Sosyal Fobi kimlerde görülür, çocuklarda nasıl belirtiler gösterir?

Genellikle ergenlik veya erken yetişkinlik döneminde başlar ve yaşam kalitesini ciddi şekilde etkiler. Sosyal fobi olan kişiler genellikle sosyal durumlardan kaçınır ve günlük işlevselliklerini etkileyen engellerle karşılaşırlar.

Çocuklarda sosyal fobi erişkinlerdeki belirtilerden farklılık gösterebilir. Bazı belirtiler:

  1. Okula gitmek istememe
  2. Yabancıların yanında sessiz kalmak
  3. Çekingen ve utangaç davranışlar sergileme
  4. Yüz kızarması, titreme, terleme gibi fiziksel belirtiler gösterme
  5. Sosyal durumlarla ilgili aşırı endişe ve korku duyma
  6. Arkadaş edinmekte zorluk çekme
  7. Ayrılık kaygısı yaşama ve evden veya anne babadan ayrılmakta zorluk çekme
  8. Başkaları tarafından eleştirilme veya reddedilme korkusu
  9. Sosyal durumlarda yalnız kalma isteği gibidir.

Sosyal fobinin utangaçlıktan farkları nelerdir?

Şiddet ve İşlevsellik: Utangaçlık genellikle hafif düzeyde ve işlevseldir. Kişi, sosyal etkileşimlerde biraz çekingen veya geri çekilmiş olabilir, ancak bu durum günlük yaşamını etkilemez. Sosyal fobi ise daha şiddetli bir durumdur ve günlük yaşamı ciddi şekilde etkileyebilir. Sosyal fobi olan bireyler, sosyal durumlarla karşılaştıklarında yoğun bir kaygı, korku ve endişe hissederler.

Korku ve Kaygı Düzeyi: Utangaçlık genellikle belirli durumlar veya yeni insanlarla karşılaşma gibi sosyal etkileşimlerde hafif bir rahatsızlık hissiyle ilişkilidir. Sosyal fobi ise daha yoğun ve sürekli bir korku ve kaygı düzeyini içerir. Sosyal fobi olan bireyler, başkalarının yanında utanma, eleştirilme veya küçük düşme korkusu yaşarlar.

Sosyal Durumlara Odaklanma: Utangaçlık genellikle belirli sosyal durumlarda ortaya çıkar, örneğin toplum önünde konuşma yapma veya bir grup insanla tanışma gibi durumlar. Sosyal fobi ise daha genel bir şekilde sosyal etkileşimlerin tamamına yönelik bir kaygıyı içerir. Sosyal fobi olan bireyler, günlük sosyal etkileşimlerde bile kaygı ve korku hissedebilirler.

İşlevsellik Kaybı: Utangaçlık genellikle kişinin iş, okul veya diğer sosyal etkinliklerini etkilemez. Sosyal fobi ise işlevsellik kaybına neden olabilir. Sosyal fobi olan bireyler, sosyal etkileşimlerden kaçınma veya aşırı endişe nedeniyle normal yaşamlarını sürdürmekte zorluk yaşayabilirler.

Sosyal fobinin tedavisi var mıdır?

Sosyal fobinin tedavisi, bilişsel-davranışçı terapi (BDT) ve ilaç tedavisi gibi yöntemleri içerebilir. BDT, bireyin yanlış inançlarını tanımlamasına, gerçekleri keşfetmesine ve daha olumlu düşüncelere ve davranışlara doğru değiştirmesine yardımcı olur. >İlaç tedavisi ise bağımlılık yapmayan ve kişinin sosyal ortamlarda oluşan kaygısının azaltmaya yarayan SSRİ grubu ilaçlardır.

BDT modeline göre tedavide kişiler, diğer insanların kendilerini yargılayacağına, reddedeceğine ve aşağılayacağına karşı olan olumsuz düşünceleri irdelenir. Bu düşüncelerini kanıtlayan durumlar ve kanıtlamayan durumlar incelenir.  Terapi, bireyin belirli sosyal durumlara maruz kalması, sosyal kaygı belirtilerinin tanınması ve kontrol edebilmesi için bir dizi görevler içerir. Sosyal fobi tedavisinde BDT, uzun süreli sonuçlar sağlamak için sıklıkla kullanılan etkili bir yöntemdir.


tik-bozuklugu.jpg

Tik bozukluğu, tekrarlayıcı ve istemsiz kas hareketleri veya vokalizasyonlarla karakterize edilen bir nörolojik rahatsızlıktır. Tikler, genellikle çocukluk çağından başlayarak ortaya çıkabilir ve genellikle ergenlik döneminde en yoğun hale gelir. Tikler, yaşam boyu devam edebilir veya bazen ergenlik döneminin sonunda kaybolabilir.

Tik Bozukluklarının türleri nelerdir?

Tik bozukluğu genellikle basit ve karmaşık olarak iki gruba ayrılır:

 

    1. Basit tikler: Tek bir kas grubunu veya bir grup kası etkileyen, kısa süreli, hızlı ve tekrarlayan hareketlerdir. Örnekler arasında göz kırpma, burun sıvama, yüz kaslarını çekme veya baş sallama yer alır.
    2. Karmaşık tikler: Birden fazla kas grubunu etkileyen, daha karmaşık ve uzun süreli hareketlerdir. Örnekler arasında parmak şıpırtısı, omuz silkmek, sözcükler veya cümleler tekrarlama, kendini tekrarlama veya tekrar eden hareketler yapma yer alır.

Tik Bozukluklarının nedeni nedir?

Tik bozukluğunun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik faktörler, beyindeki kimyasal dengesizlikler ve çevresel faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Stres, yorgunluk, enfeksiyonlar veya diğer sağlık sorunları, tiklerin ortaya çıkmasına veya kötüleşmesine neden olabilir.

Bazı enfeksiyonlar sonrası ani başlayan tik bozuklukları görülebilir. PANS veya PANDAS sendromu denilen bu durumlarda uygun tedavinin düzenlenmesi ile belirtiler geriler.

PANS ve PANDAS sendromları nelerdir?

PANS (Pediyatrik Otoimmün Nöropsikiyatrik Bozukluklar) ve PANDAS (Pediyatrik Otoimmün Nöropsikiyatrik Hastalık İlişkili Streptokok enfeksiyonu) otizm spektrum bozukluğu, obsesif-kompulsif bozukluk ve diğer nörolojik semptomlar gibi davranışsal veya psikiyatrik belirtilerle ilişkili olan bir grup nadir çocukluk çağı hastalıklarını ifade eder.

PANS, bağışıklık sisteminin bir enfeksiyon, yaralanma veya diğer tetikleyici faktörlere karşı yanıt vererek, çocuklarda ani ve şiddetli nörolojik ve psikiyatrik semptomların ortaya çıkmasına neden olduğu otoimmün bir bozukluktur. PANS, yaygın semptomlar arasında kaygı, uyku bozuklukları, yeme bozuklukları, tiikler ve takıntılar gibi obsesif-kompulsif semptomlar, duygu durum değişiklikleri, hiperaktivite ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) belirtileri içerir.

PANDAS, belirtileri tetikleyen streptokok enfeksiyonu ile ilişkili olan bir alt tipidir. Streptokok bakterilerinin neden olduğu boğaz enfeksiyonu, sinüzit veya kulak enfeksiyonları, PANDAS belirtilerinin tetikleyicisi olarak düşünülmektedir. Semptomlar, PANS ile benzerdir ve ayrıca ani tikler, motor hareketlerde azalma, yüz ifadesinde değişiklikler ve dil gelişiminde gerileme gibi semptomlar da içerebilir.

PANS ve PANDAS gibi otoimmün nöropsikiyatrik hastalıkların nedeni tam olarak bilinmese de, otoimmün bir reaksiyon sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir.

Tedavi, semptomların kontrol altına alınması ve iyileştirilmesi için genellikle bağışıklık baskılayıcı ilaçlar, antibiyotikler ve psikoterapiyi içerir.

Tik Bozukluklarının tedavisinde neler yapılır?

Tik bozukluğunun tedavisi, semptomları hafifletmeyi veya kontrol altına almaya yöneliktir. Tedavi, semptomların ciddiyetine ve etkilerine bağlı olarak değişebilir ve bazen birden fazla tedavi türü kombinasyonu gerekebilir. Tedaviler arasında ilaçlar, davranış terapisi, bilişsel davranışçı terapi, derin beyin stimülasyonu (DBS) veya nörofeedback gibi alternatif terapiler yer alabilir. Ancak, tik bozukluğunun tedavisi tamamen mümkün olmasa da, tedaviler semptomların azaltılmasına veya kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir.


pediatric-logo-footer

Daha da iyisi, gelin, yüz yüze görüşelim!
Danışanlarımıza değer veriyoruz.
Mesai saatleri içinde bizi dilediğiniz zaman ziyaret edebilirsiniz.

Son Yazılar

Dr.Funda Öztürk 2022. All rights reserved.