Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Gerçek Bir Hastalık Mı?

f6b3b4_f40b85e87fa24b11aacfa9d84c200853_mv2

Bazılarının DEHB’yi neden modern yaşamın bir sonucu olarak görmezlikten geldiğini anlamak kolay.

Sonuçta, hiç bir ebeveyn çocuğuna ilaç kullanmak istemiyor, belirtileri görmezden geliyor ya da normalleştiriyor. Google’dan araştırdığında ise karşısına bazen ilaçların gereksiz/zararlı veya doktorun yanlış tanı koymuş olabileceğine dair yazılar çıkıyor. Çevresine sorduğunda ‘eskiden böyle çocuklara yaramaz denirdi ilaç kullanılmazdı yeni yeni adetler çıkarma veya eskiden böyle bir hastalık yoktu  ilaca gerek yok’ denebiliyor.

Ancak DEHB, modern çağın bir bozukluğu değildir. Tıp literatüründe ilk olarak 1763’te İskoç doktor Sir Arthur Crichton tarafından,”etrafı rahatsız edecek kadar kıpır kıpırlar” olarak tanımlanmıştır.

Yine de bu tanıya karşı çıkan hekimler de mevcut. Chicago nöroloğu ve DEHB uzmanı Dr. Richard Saul, DEHB yoktur isimli, DEHB’nin kendi başına bir tanı olmadığı 20’den fazla başka koşuldan kaynaklanan bir belirti kümesi olduğunu belirttiği bir kitap yayınladı.

Saul’un teorileri, ABD’deki DEHB tanılarının sayısında ve Ritalin, Adderall ve bir dizi yeni ilaç gibi nispeten güçlü uyarıcı ilaçlar için her yıl doldurulan reçetelerin sayısında artış olduğunu gösteren istatistiklerden endişe duyan birçok ebeveyni harekete geçirdi. Bu ilaçlar genellikle güvenli kabul edilse de, kaygı, kilo kaybı, uykusuzluk gibi yan etkileri vardır. Bazı nadir durumlarda kalbe zarar verebilirler. İlaçların çoğu iştah kesici olduğundan, bazı ebeveynler çocuklarını gün boyu yemek için ikna etmek zorundadır. Yan etkiler, bazı çocukların yaz aylarında ve hatta hafta sonları ilaç tatiline gitmesinin nedenidir. Ayrıca, doktorların ve ebeveynlerin, bir çocuğun ilaçsız kalması durumunda karşılaşacağı sorunların riske değip değmediğini dikkatlice tartmasının da nedeni budur.

DEHB tanısı ne kadar yaygınlaştı?

Hastalık Kontrol Merkezleri (CDC) tarafından her dört yılda bir 76.000 ebeveyn üzerinde yürütülen bir anket, 2003 ile 2014 yılları arasında %42’lik bir artışla 11 çocuktan birine bir sağlık uzmanı tarafından DEHB teşhisi konduğunu tahmin ediyor. “[Bu sayı] akıl almaz,” diyor emekli olmadan önce 50 yıl DEHB’yi araştıran ve tedavi eden Connors. “Bu onu bir salgın yapar.”

Tanı sıklığı için olası bir açıklama, veri toplama yönteminin kusurlu olmasıdır. Ulusal Çocuk Sağlığı Anketi bir telefon anketidir ve DEHB ile ilgili rakamlar bir soruya verilen yanıtlara göre toplanmıştır:

DEHB teşhisinin altın standardı, ebeveynler, öğretmenler ve çocukla etkileşime giren ve sınıf davranışlarını gözlemleyen diğer kişiler tarafından doldurulan Connors’ın geliştirdiği anketler gibi bir anket analizidir. Her çocuğu analiz etmesi saatler alabilir.

Fazla tanı koyulması sorunu hızlı teşhislerin yanı sıra, DEHB semptomlarının yanlış anlaşılmasından ve bozukluğu teşhis etmek için kullanılan yöntemlerden kaynaklanıyor gibi görünüyor. Teşhis, herhangi biri ortalama bir çocuğu, hatta ortalama bir yetişkini bile tanımlayabilecek 18 olası semptomdan oluşan, ruh sağlığının “İkutsal Kitabında”, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabında (DSM-V) bulunan bir kontrol listesine dayanmaktadır. Düşünmeden harekete geçmek, hazzı erteleyememek, sıkıcı bir görevi bitirmek için motive olmak, güçlü duyguları kontrol altında tutmak, bir görevi ve nasıl tamamlanacağını hatırlamak veya önceden planlamayı içerir.

Ancak DEHB tanısının konabilmesi için çocukların bu 18 semptomdan çoğuna, çoğu zaman evden okula, mahalle oyun alanına kadar hayatlarının birçok alanında sahip olmaları gerekir.

DEHB’li çocuğu olan ebeveynler çocukları için “sadece bir ateş topu” “Dans pistinin ortasında diğer tüm çocukların izlediği çocuk o ve konuşuyor, konuşuyor ve konuşuyor” “motor takmış gibi” “sesleniyorum sesleniyorum duymuyor” “sürekli kalemini silgisini kaybediyor” “insan okulda montunu/çantasını unutur mu” gibi cümleler kuruyorlar.

DEHB’li çocuklar girişken olabilirken, dürtüsellikleri problemler yaratabilir, genellikle kardeşler, öğretmenler ve sınıf arkadaşları dahil olmak üzere başkalarını dışlayabilirler. Sıralarını beklemezler, başkalarının sözünü keserler, kolayca hüsrana uğrarlar, tehlikeli riskler alırlar ve duyguları kaynayan su gibi taşabilir: Öfkeli olabilirler, şiddetle saldırabilirler veya öfke nöbetleri geçirebilirler. Bütün bunlar okulda ve oyun alanında muazzam bir sosyal sonuç getiriyor.

Bu durum, çocukların diğer insanlarla etkileşimlerinin çoğunun olumsuz olduğu anlamına geliyor. Doğum günü partilerine ya da başka bir çocuğun evine oynamaya davet edilen, yaşıtlarınca sevilen oyun ortamlarında istenen çocuklar değiller.

Bu tür bir reddetme, çocuğun özgüvenine zarar verebilir ve ebeveynler için yürek parçalayıcı olabilir. Bir anne diyor ki , “Ali çok iyi bir çocuk, çok empatik bir çocuk ama yorulursa kasırga oluyor, yürümeyi öğrendiği anda tırmandı, korkusuzdu ve muhtemelen bunun sonucu olarak kazaya eğilimliydi.

Hayvanat bahçesine yaptığı bir sınıf ziyareti sırasında, bir aktiviteden diğerine geçmekte zorlanan Ali, diğer çocuklarla birlikte bir aktivite alanından ayrılmak istemedi, tekmeler ve çığlıklar atarak klasik bir “büyük patlama” nöbeti geçirdi ve sakinleşmesi birr saat kadar sürdü.

Anne “Herkesin bize baktığının çok farkındaydım” diyor. Utandım, ama esas olarak diğer ebeveynler tarafından diğer çocukların arkadaş olmaması gereken bir çocuk olarak etiketlenmesinden korktum.”

Annesi Ali’nin derslerine sınıf arkadaşalarına göre daha fazla zaman ayırdığını, derste öğrenmekte zorlandığını, kendi başına ödevlerini yapamadığını bu nedenle de yaşça kendisinden küçüklerle arkadaşlık yaptığını anlatıyor. Sınıf arkadaşları oğlum için bizimle oynamak için fazla aptal diyorlar.

Annesi Ali’nin şu anki zorlukları ile ilgili endişelnse de DEHB ile ilgili okudukça gelecekte çok daha zorluklar yaşayabileceklerini düşündüğü için başvuru yaptığından bahsediyor.

Gerçekten de DEHBli bireyler tedavi almadığından ergenlik döneminde daha fazla alkol madde sigara kullanımının olduğu, okuldan kaçma, yanlış arkadaşılklara ve araba kazalarına daha yatkın olduğuna dair güçlü çalışmlar bulunmaktadır.

Otizm gibi, DEHB belirtileri de hafiften şiddetliye uzanan bir yelpazede yer alır, bu nedenle neyin tipik olduğunu tanımlamak zordur. Ancak genel olarak, dikkat eksikliği olan bir çocuk için tek bir şeye odaklanmaya çalışmak, birden fazla videonun açık olduğu bir bilgisayarda sadece birine odaklanmaya çalışmak gibidir. Unutkandırlar, erteleme eğilimindedirler ve düzensizdirler. Özellikle ilgilerini çekmeyen bir konuda okul projesini bitirmek gibi bir şeyse, bir hedefe ulaşmak için zaman ve çaba harcamakta zorlanırlar. (Paradoksal olarak, bazen aşırı odaklanabilirler ve World of Warcraft’ın 60. seviyesine ulaşabilen bir çocuğun neden ev ödevlerini hatırlayamadığını veya basit bir dizi talimatı takip edemediğini anlayamayan ebeveynlerin kafasını karıştırabilirler . )

DEHB alt tiplere ayrılır; sadece dikkat sorunları olan çocuklar, dürtü kontrolü ve hiperaktivite sorunları olanlar ve ikisinin birleşimi olan bir grup. Barkley, ikincisinin en yaygın olanı olduğunu ve insanların üçte iki ila dörtte üçünde meydana geldiğini tahmin ediyor.

Birçok uzman için, DEHB’nin bazen yanlış teşhis edildiğini söylemek muhtemelen doğrudur. Ancak, bazı eleştirmenlerin iddia ettiği gibi, bu hastalığın var olmadığını söylemek, dünyanın düz olduğunu söylemek gibi. Bugün elimizde bu durumun uydurma bir hastalık değil, oldukça kalıtsal bir nörobiyolojik bozukluk olduğunu gösteren beyin taramaları, genetik çalışmalar, ikiz araştırmalarımız var.

Gelişmiş nörogörüntüleme teknolojisi, çoğu DEHB’nin, planlama, engelleme ve kendi kendini kontrol etme gibi genel olarak “yürütücü işlevler” olarak bilinen şeyleri kontrol eden beyin devrelerinde gelişen bir arızadan kaynaklanabileceğine inanıyor. Bu ana kontrol panosu, beynin ön kısmında, alnın hemen altında yer alan prefrontal kortekste ve beynin gri maddesinde çok daha derinlerde bulunan sinir hücresi kümeleri olan bazal ganglionlarda bulunur.

Bu bölgeler beynin filtresi gibi çalışır; diğer şeylerin yanı sıra dürtü kontrolünü, dikkati, dikkat dağıtıcı şeylere direnme yeteneğini, duyguları dizginlemeyi, harekete geçmeden önce düşünmeyi, zamanın farkındalığını, motivasyonu ve hareketi düzenlerler. Filtre çok gözenekliyse, çok fazla uyaran geçer. Hallowell, “Bunu tarif etme şeklim, beyninizde bir Ferrari motoru var ama bisiklet frenleri ile” diyor.

Taramalar, DEHB’li çocuklarda bu beyin bölgelerinin genel popülasyondaki çocuklara göre daha küçük olduğunu göstermektedir.

Bu beyin farklılıklarının nihai kaynağı muhtemelen genlerdir – belki de binlercesi. DEHB’nin kalıtsallığı dikkat çekicidir. Araştırmalar, bir ebeveyni DEHB’li olan çocukların %50’ye kadar DEHB’ye sahip olma riskine sahip olduğunu ve kardeşlerin bunu paylaşma olasılığının beş ila yedi kat daha fazla olduğunu bulmuştur.

DEHB için yüksek aday genler olarak kabul edilen 25 ila 45 gen olmakla birlikte emin olduğumuz birkaç tane var ve bunlardan bazıları beyindeki dopamin regülasyonu ile ilgili genlerdir.

Dopamin, beynin kimyasal habercisidir ve muhtemelen en iyi bağımlılıktaki rolüyle bilinir. Dopamin bir sorunu çözerken veya bir görevi tamamlarken kısa süreli bellekte dolaşan en alakalı bilgileri seçmemize, dikkatimizi dağıtmamıza, dikkatimizi dağıtmamıza motive etmek için ödülü—sağladığı zevkli duyguları—kullanır. Aynı zamanda hareketi de yönetir. Örneğin Parkinson hastalarındaki kontrol edilemeyen titremeler dopamin eksikliğinden kaynaklanır.

Belirli nöronlarda (sinir hücreleri) dopamin reseptörleri vardır ve dopaminin çeşitli mesajlarını iletir, örneğin dikkat et, kendini kontrol et, iyi hisset ve seni tekrar iyi hissettiren şeyi yap, son 2 işlevi  bağımlılığı da teşvik etmedeki rolünü yansıtır.

Belirli bir gen, DAT-1, hem DEHB hem de bipolar bozuklukla ilişkilendirilmiştir ve DEHB’li kişilerde daha küçük olan beyin bölgeleri olan bazal ganglionlarda ve prefrontal kortekste çok aktiftir. Bu gen beyindeki dopamini kullanım şansı vermeden ortamdan çeker ve dopamin olmadan bir kişi öğrenmede ve odaklanmada zorluk çekebilir, motivasyonu düşük olabilir ve depresyona girebilir.

DEHB için genetik olmayan bazı risk faktörleri vardır: erken doğum, annenin sigara ve alkol kullanımı, kurşuna maruz kalma, hamilelik sırasında sık anne enfeksiyonları ve beyin yaralanmaları, bazı gıda allerjileri ve katkı maddeleri. Ancek bunlar DEHB’nin %20lik bir kısmını oluşturmaktadır..

“Arkadaşlarımdan, ailemden ve iyi niyetli insanlardan çok fazla tavsiye aldım ve bana çocuklarımın ihtiyaçları olan tek şeyin daha fazla disiplin, daha fazla düzen ve diyette bir değişiklik olduğunu söylediler. Çocuklarımın düzeni, disiplini var ve hepsi doğal organik yiyecekler yiyorlar” diyor en büyük oğlu DEHB olan ve dört yaşındayken kreşten kaçma planı yapan ve neredeyse başarılı olacak olan bir anne.  . “DEHB, kötü anne/baba olduğunuz için olmaz.”

Araştırmacıları dopamin genlerine DEHB’nin olası belirteçleri olarak bakmaya yönlendiren ipuçlarından biri, merkezi sinir sistemi uyarıcısı ve DEHB tedavisinde kullanılan ilk ilaçlardan biri olan Ritalin olarak bilinen metilfenidatın etkisidir. Barkley, “Ritalin, dopamini beyinden uzaklaştıran transformatörleri bloke ediyor” diyor. “Bu, dopaminin nöron reseptörlerine bağlanması gereken süreyi arttırır.”

Ve Ritalin veya DEHB için reçete edilen diğer uyarıcı ilaçlardan birini alan çocukların %70 ila %90’ında anında bir davranış değişikliği olur: Odaklanabilirler, duygularını kontrol edebilirler, iç konuşmalarının sürekli gevezeliğe dönüşmesini önleyebilirler ve yeterince uzun süre oturabilirler

Bugün, Ritalin, Concerta,Konsenidat ve Medikinet gibi uyarıcılar, DEHB’li çocuklarda beyinlerindeki Ferrari motoru için yeni ve güçlü bir fren seti gibi davranırlar.

Reçetelerin çoğalması, hem ilaçların nimet olduğuna inanan geleneksel DEHB uzmanlarını hem de gereksiz olduklarını düşünen tıbbi karşıtlarını alarma geçirdi. Sadece ilaçların ciddi yan etkileri olabileceği için değil, aynı zamanda DEHB’yi tedavi etmedikleri için de dikkatli hareket etmenin önemli olduğunu söylüyorlar. Diyet, egzersiz, ebeveynlik teknikleri ve terapi de son derece önemlidir.

Yine de DEHB’li çocukların çoğu sadece ilaç alıyor. Bir çocuğa hap vermek ebeveynlik veya sosyal becerileri değiştirmez. Okuldaki başarı, herhangi bir tedavi görmemişler kadar kötüdür. Mezun olma olasılığı tamamen aynı ve bu iyi değil.” Başka bir deyişle, bulmacanın diğer parçası olan iyi ebeveynlik becerilerini içeren davranışsal eğitim olmadan ilaçlar sonuçlar üzerinde çalışmaz.

Ebeveynler çeşitli nedenlerle tek başına ilaca yönelirler. İlk olarak, hapların çoğu, semptomları azaltmak için neredeyse anında çalışır ve elde edilmesi oldukça kolaydır. Genellikle sigorta kapsamındadırlar, bu da onları bir çocuğun davranışını değiştirebilecek bilim temelli teknikleri öğrenmek için ebeveynlik sınıflarına gitmekten veya uygun sosyal becerileri öğrenmek için bir çocuğu haftalık terapiye götürmekten daha ucuzdur ve daha az emek gerektirir.

Pelham, ebeveynlik ve davranış terapisinin “çok daha uzun vadeli bir süreç olduğunu ancak öğrenmeye dayalı yeni nöronal becerileri ortaya çıkaran şeyin bir dopamin seline izin veren ve çocuğun beynini bir an için değiştiren bir hap almaktan çok daha farklı olduğunu” söylüyor. .

İlacın savunucusu olan hekimleri hepsi için aslında ilaç birinci basamak tedavi değildir. Yapılan çalışmalar ilaç+davranışsal tedavinin tek başına ilaçtan veya tek başına davranışsal tedaviden daha üstün olduğunu kanıtlamıştır.

 

pediatric-logo-footer

Daha da iyisi, gelin, yüz yüze görüşelim!
Danışanlarımıza değer veriyoruz.
Mesai saatleri içinde bizi dilediğiniz zaman ziyaret edebilirsiniz.

Son Yazılar

Dr.Funda Öztürk 2022. All rights reserved.